
Ekonomi sözcüğü eski Yunanca oikos (ev, eve ait) ve nomicus (yönetme, yönetim) kelimelerinden oluşmuş yani yaşanılan yere ait işlerin yönetilmesi anlamındadır. Ekoloji sözcüğü ise yaşanılan yerdeki canlıların birbirleri ve çevreleri ile olan ilişkilerinin araştırılması anlamına geldiğinden, ekoloji ve ekonomi birbirinden ayrılmaz bilim dalları olarak düşünülmelidir. Bununla birlikte ekoloji olmadan ekonominin düşünülmesi söz konusu olamaz.
Sınırsız bir şekilde ilerleyen teknolojik gelişmeler, çevre kirliliğinin giderek artmasına ve ekosistem ögelerinin geriye dönüşsüz tahribatına neden olmaktadır. Doğal kaynaklardan meydana gelen kirlilik seviyesinin, insanoğlunun yarattığı global boyuttaki kirlilikten çok daha küçük olduğu tüm dünyada bilinen bir gerçektir. Bir yandan yaşam standartlarını artırmaya yönelik teknolojiler, diğer yandan sıcak ve soğuk savaş amacıyla sürekli geliştirilen kimyasal ve biyolojik silahlar dünyanın doğal kaynaklarını ve en önemlisi biyolojik zenginliklerini (çoğu günümüze kadar ortadan yok olmuş) kısa sürede kaybetmesine neden olacaktır.
Ekonomik yönden refah düzeyinin yükseltilme arzusu ve parasal yönden güçlü olma hırsı kısa sürede doğal kaynakların tükenmesine neden olmakta ve sonuçta çevresel felaketleri tetiklemektedir. Oysaki, “doğal kaynakların kullanımının planlanması” ve “ekolojik, ekonomik, sosyal ve politik olmak üzere çok kriterli analizlerin bir arada toplanılması” ile sürdürülebilir çevrenin araçlarını geliştirmek yani ekolojik ekonomi adına çalışma alanları oluşturmak gerekmektedir.
Çevrenin fiziksel, kimyasal ve biyolojik göstergeleri, risk yönetimi, kaynakların tükenme tehlikesine karşın kaynak yönetimi, kültürel, ekonomik, toplumsal sosyal olaylar, politika, hukuk ve etik gibi pek çok multidisipliner konunun bir arada işlendiği ekolojik ekonomi kavramı oldukça geniş etki potansiyeline sahiptir.
Çevrenin gün geçtikçe artan sorunları ile ekonomik gelişme arasında sıkı bir ilişki mevcuttur. Bu nedenle, ekonomi ve çevre arasındaki araştırmaların sürdürülebilir kalkınma çevresinde toplanmasına yönelik fikirler yoğunluk kazanmıştır. Ekonomik büyümenin doğal ve kültürel varlıklar üzerindeki olumsuz etkilerinin en aza indirgenmesi ekolojik ekonominin temel konularından birisidir. Refah düzeyinin arttırılması ve ekonomik büyüme süreçlerinde çevre kalitesinin korunması, ekosistemlerin canlı ve cansız ögelerinin korunması, insanların yaşam kalitelerinin korunması ve bugünün şartlarının geleceğe taşınması hedeflenmektedir. Böylece, çevreye duyarlı, sağlıklı ve sosyal refahı sağlanmış toplumlar oluşmaktadır.
Ekolojik yönetimi göz ardı ederek, çevreyi ele almayan sadece ekonomik büyümeyi hedefleyen ve günümüz koşullarının meydana gelmesine neden olan ve halen günümüzde ekolojik şartları dikkate almadan hızla devam eden ekonomi çabaları dünya ekosistemini yok etmektedir. Ekolojik ekonominin asıl hedefleri ise doğal dengelerin korunduğu, temiz hava, su, toprak ve zengin biyolojik çeşitliliğe sahip bir yeryüzü ile birlikte büyüyen bir ekonomidir. Bu bağlamda, doğal çevrenin sınırsız bir sermaye olmadığının ekonomistler tarafından benimsenmesi en önemli amaç olmalıdır.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, “Ekonomi ekoloji değildir, ancak ekoloji ekonomidir” kavramının toplumun tüm bireyleri tarafından benimsenmesidir.
Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra, hiç tükenmeyecek sanılan doğal kaynakların tükenmeye başlaması, kullanılan hammaddelerden çıkan atıkların değerlendirilmemesi ile artan çevre kirliliği problemleri ve tabiatın geriye dönüşsüz bir şekilde tahrip edilmesi beraberinde ekonominin çevresel faktörlere dayandırılması gerekliliğini ortaya koymuştur. Artan nüfusa yetecek besin kaynaklarının üretiminde yeni tarım alanları arayışı, nüfusa yetecek enerjinin sağlanmasında fosil kaynaklı tükenebilir enerji kaynaklarının kullanılması, sanayi devrimi ile doğanın yok oluş sürecinin hızlanması, tüm bu faaliyetlerin yan ürünü olan atıkların problem yaratması, insanoğlunu ekolojik planlamalar yaparak önlem almaya zorlayan olumsuzluklardan sadece birkaç tanesidir. Ekolojik planlama yaklaşımı ile çevrenin ekonomik getirisinin çok daha fazla olacağı açıktır. Bu nedenle, insanlar tarafından gerçekleştirilecek faaliyetlerde hangi ekolojik planlamaların yapılması gerektiği bilinmeli ve çalışmalar bu yönde gerçekleştirilmelidir. Yapılan her ekolojik planlamanın, ekonomik yönde ileri dönük sağlayacağı kazançların, ekosistemlerin sağlığı baz alınmadan yapılan ekonomik faaliyetlerin kazançlarına oranla çok daha yüksek olacağı muhakkaktır.
Ekolojik düşüncenin mevcut olmadığı her yerde doğa kendini eninde sonunda yıkıcı bir şekilde gösterecektir. Günümüzde yaşanan çevre felaketlerinin tek nedeninin insanoğlu olduğunu unutmamak umuduyla…