
İsrail’in üç Yahudi gencinin kaçırılmasından Filistin’ini sorumlu tutmuş yine acımasızca katliamlarına başlamıştır.
İsrail için Yahudi gençlerinin kaçırılması beklediği fırsatı elde etmesine sebep olmuştur.
Hemen bombalı saldırılara başlayarak Filistin ablukasını daraltmaya girişmiştir.
Gerçi İsrail Devleti’nin İsrailli gençleri kaçırarak bu fırsatı oluşturmuş olması ihtimali de vardır.
İsraillilerin klasik oyunu işte!
Üç Yahudi gencin öldürülmesi ile İsrail’in insanlıktan nasibini almamış canavarca ruh hali tekrar hortlatmış ve düğmeye basmıştır.
Gençlerin ölü bulunmasının ardından hemen İsrail askerleri 17 yaşındaki Filistinli genç Muhammed Ebu Hudayr’ı kaçırarak öldüresiye dövmüş ve ağzına benzin dökerek diri diri yakılarak öldürülmesi ile karşılık vermiştir.
Bu hunharca cinayeti ancak hastalıklı bir ruh işleyebilir.
Nitekim İsrail’in sağlıklı olduğunu gösteren bir hareketi de yoktur.
Kendilerini seçilmiş bir halk olarak ithaf etmelerinden kastettikleri bu hastalıklı ruh hali ise seçilmiş bir halk oldukları su götür bir gerçektir. Bunu yapan başka bir halk da yoktur zaten.
1948’den beri İsrail’in Filistinli halkın topraklarında etnik temizlik yaparak bu topraklara yerleşmesi,
Filistinli Müslümanları yıllarca abluka halinde yaşamaya ve ölüme mahkum kılması, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’yı yıkmak için yer altından etrafını kazarak yok etmeye çalışması, Filistinlileri aç ve susuz bırakması,
SEÇİLMİŞ BİR HALK olmanın göstergesi midir?
Üstün bir halk nasıl bir insanı diri diri yakabilir?
Ama bu seçilmiş halkı; acımasız, zalim, gaddar, hastalıklı, insanlıktan bihaber, canavar ruhlu olarak tanımlarsak o zaman taşlar yerine oturmuş olacak herhalde!
Karşı Koyan Uçurum!
İsrail’in Filistin’e yaptığı son operasyon: Bulut Sütunu’ndan sonra taraflar arasında sözde bir durulma gözlemleniyordu. Ancak bu durulma çok sürmedi çünkü İsrailliler öldürme arzularını daha fazla zapt edemedi.
Bu olayların ardından Karşı Koyan Uçurum adında bir operasyon daha başlattılar.
Birçok Filistinli yetkiliyi gözaltına aldılar ve yine bir çok masum insanı öldürmeye başladılar.
Sanki haklı bir savaş havası verilen bu katliama karşı yıllarca tek bir ses çıkmamıştır.
One Minute’la çıkış yapan Erdoğan dolayısıyla Türkiye haricinde tek bir ülke bu gidişata dur diyememiştir.
Savaş uçakları ile Filistin’e bomba yağdıran İsrail’e karşı neden AB’nin sesi çıkmamaktadır?
ABD, çıkarları için müdahale etmekten bir kere olsun vazgeçip neden masum insanların katledilmesini durdurmak için son teknolojiye sahip uçaklarını havalandırmamaktadır?
Cihan devleti olmak kolay değildir. Bakın Osmanlı Devleti’ne o zaman demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Süper güç olabilirsiniz, tüm dünyaya boyun eğdirebilirsiniz ama bir OSMANLI olamazsınız!
Nüfuzunu halkın gönlüne indiremediğiniz sürece siz bir hiçsiniz!
Geçmişte belki soykırıma uğratılmış bir halk olabilirsiniz ama bunun acısını soykırım yaparak çıkarmanızı bize hiçbir zaman meşru gösteremezsiniz.
Ki Siyonistlere kıyasla Müslümanlar daha fazla soykırıma uğratılmışlardır. Ancak İslamiyet’in verdiği selametle hiçbir zaman kin gütmemiş aksine ırk ve milliyet ayrımı yapmaksızın tüm mağdur halka sahip çıkmış ve kardeşliği hakim kılmak için uğraşmışlardır.
Unutulmasın ki Yahudileri Avrupa’da istemeyerek gerek soykırım yapan gerekse ülkelerinden süren bu devletlere karşı Osmanlı kapılarını Yahudilere açarak iş ve aş vermiştir.
Müslüman bir devlete vefa borçlarını Müslümanları katlederek ödemek hainliğin, şeref yoksunluğunun, vefa eksikliğinin en büyük göstergesidir.
Tam bir güvenlik paranoyası içinde hareket eden İsrail Devleti’nin bölgede kabul görmeyen meşruiyetini kanla sağlama yöntemine girişmesi hiçbir zaman başarılı olmayacaktır.
İsrail, masum ve mazlum Müslümanları katleden, zalim, çıkarcı, iki yüzlü, çocuk katili, lanetli bir devlet olmaktan daha öteye gidemeyecektir.
Anadolu’da ‘Kanı bozuk’ diye bir tabir vardır.
İşte İsrail tam da buna örnek teşkil eden bir devlettir.