
Merhabalar Sevgili Okurlar,
Son dönemlerde yaşanan tatsız olaylar ülkece hepimizin canını fazlasıyla acıtmakta ve kapanmayan yaralarımız her geçen gün deşilmekte.
Türk insanı olarak özgürlüğümüz için yüzyıllardır canla başla mücadele ettik ve her zaman özgür bir millet olduk, olmaya da devam edeceğiz hiç şüphesiz. Dolayısıyla büyük badireler atlatmış bir millet olarak en kısa sürede yeniden tek bir yumruk olacağımızdan adım gibi eminim.
Biz barışı umut ederken, sayısız masum insanların ve tüm canlıların can ve mal varlığı büyük ve korkutucu güçlerce yok edilmekte. Bazıları maşa bazıları kurban olurken kazananlar hep ağzından salya akıtan güçler oldu.
Sıcak yatağına yatan biz şanslılar ise günlük sohbetlerimiz arasında “ölen insanlara çok üzüldüm” demekle yetinip, arada bir ölenlere dualar etmekle yetiniyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin değerli bölgesi olan ve kardeşlerimizin kanının aktığı Güney Doğu Bölgesinde ve hatta dünya genelinde diliyorum ki bir an evvel sağduyulu, kalıcı çözüm bulunur ve yine tek bir çatı altında yüz yıllarca kardeşçe yaşamaya devam ederiz.
Ne yazık ki savaşın tohumları Âdem ile Havva’nın oğulları Habil ile Kabil zamanında atılmış toprağa. Sanırım o sebeptendir ki kardeş kardeş ile asırlardır kavga edip savaşmakta. Kardeşlerin, toplulukların, adı hep değişti ve terör denilen salgın hastalık dolaylı veya dolaysız hepimizi sardı.
Dünyalar bizim dahi olsa, hepi topu hepimiz ayak büyüklüğünde toprağa basıp, boyumuz ölçüsünde toprağın içine gireceğiz. Öyleyse bu hırs ve kin neyin nesi?
Her ne kadar görünüş din veya mezhep gibi görünse de asıl amaç hep aynı. Aksi olsaydı din kisvesi altında aynı dine mensup insanlar birbirinin gırtlağına yapışır mıydı? Ayrıca ne sebeple olursa olsun can alınır mı?
Amaç: RANT
Kayıp: HAYAT