
Bilsen…
Şimdi gerilmeyelim de ne yapalım?
İş için bir araya gelip konuşuyorsunuz.
Karşı taraf birden bire “Hanım ve Siz” kelimesini bir kenara fırlatıp yılışık bir şekilde “SEN” diye hitap ediyor. Siz ise ona ısrarla “Bey ve Siz” kelimelerini sıkça kullanıp mesafenizi hatırlatmak istiyorsunuz. O ise –sanki bir lütuf gibi “Bana SEN de SEN diye hitap edebilirsin … ciiimmm”
Vay anam vayyy salyalarını akıta akıta bize açtığı kapıdan seke seke girmemizi ve sağa sola kirpiklerimizi kırpıştırarak “ Bana SEN dedi, onunla da SEN diye konuşabiliciiim. Heyooo! Yaşasııınnnn!” şımarıklığı ile havamızın bin beş yüz olacağını düşünen Öküzcük'e sesleniyorum.
Şimdi ben de senleniyorum...
Yanılıyorsun…
Rahatsız ediyorsun…
Geriyorsun…
Bulantı yapıyorsun…
Tüm gizli mesajlarımızı inatla anlamayıp, hayatımızdaki “Sevgili/ Nişanlı / Koca” sinyalini alınca mı sarkıntılı sarmal erklik yüceliğinden paldır küldür düşeceksin?
Hayatımızda bir erkek varsa uzak durulacak, yoksa salyalı sırnaşıklığa devam mı edilecek?
Erkeksi Hayvan mantığı bu mu?
Başka hemcinsin kokusunu alınca mı “Şimdi beni bekleyen işlerim var Sayın… Bayan. Müsaadenizi recaediciiiim” edebine giriyorsun?
Diyeceğim şu ki bizlere sırnaşmamanız için sadece ve sadece hayatımızda bir başka erkeğin varlığı mı gerek?
Ne kadar ahlaksızca bir ahlak yapın var böyle?