
Büyük umutları vardı herkes gibi.
Nerede?
Nasıl?
Kimin ailesinde doğduğunu bilmeden doğan Recep'in.
Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde doğmuştu. Doğduğu evi, ailesini seçemeden. Taktir-i İlahi değimiz ve inandığımız inançtan ötürüdür açıklaması Recep'in o an, orada doğmasının.
Başarılı bir eğitim hayatından sonra İstanbul'da yaşamaya başlayan Recep yine kendi seçmediği, seçemediği bir hayatın parçası olmaya devam ediyordu. Tıpkı 'Kürt' kimlikli olmayı seçmediği gibi.
Diyarbakır'da koşturuken, İstanbul sokaklarına transfer olmuştu ailesinden dolayı. İlk bir kaç gün yabancılık yaşasa da hemen alışmıştı ortama, yeni arkadaşlarına.
Ortaöğretimin son sınıflarında sorgulamaya başlamıştı nereden gelip nereye gittiğini.
Bir gün eve heyecan ile koşarak sormuştu ailesine: 'Biz kürt müyüz?' diye.
Lise son sınıfta yüzleşmişti bu dünyanın ona kimlik diye taktığı milliyetçilik kavramı ile.
O günlerde 1997 günleri biraz zordu bu ülke de 'Kürt' olmak.
Recep de düşünüp durdu, Türk müyüm? Kürt müyüm?
Kendini herkesten daha çok Türk hissederken üniversitedeki arkadaşları ısrarla Kürt olduğunu söylüyordu.
Karışık kafası ile bilgisayar mühendisliğini bırakıp sosyoloji okumaya karar verdi.
İngiltere'de burslu sosyoloji okuyan Recep hala London School of Economics de ders vermekte ve çalışmalar yapmakta.
Geçen gün karşılaştığımda ilginç bir tespit yaptı.
Recep derki:
Türkiye'de 55 Milyon seçmenin 40 milyonu Türk kökenli. Bu 40 milyonun 5,5 milyonu geçen seçimlerde Mhp'ye oy verdiğine göre, 15 milyon Kürt seçmeninde yaklaşık 3 milyonu Hdp'ye oy verecektir. Ki buda Hdp'nin yüzde on alamayacağının açık göstergesidir.
Bende, yurtdışında erken oy kullandığı için Recep'e sordum kime oy verdiğini.
Recep: Bir yanım Türk, bir yanım Kürt, AK Partiye...