
Geçtiğimiz hafta siyasetin gündemindeki konu sanırım başkanlık sistemi tartışmalarıydı. İlk olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir toplantıda son yıllarda dönem dönem yapılan başkanlık sistemi tartışmalarını tekrar alevlendirdi. Başkanlık sisteminin milletimizin örf ve adetlerine uygun olduğu ve Turgut Özal ve Alparslan Türkeş gibi liderler tarafından da istenildiği konuşuldu. Daha sonra AKP'nin önde gelen isimleri birer birer başkanlık sistemini meşrulaştırarak faydalarını anlatmaya çalıştılar. Açıkçası AKP kurmaylarının Erdoğan'a başkanlık konusunda destek verip vermeyecekleri bana göre ciddi bir soru işaretiydi. Nitekim hafta içinde yapılan açıklamalardan gözlemlediğim kadarıyla AKP'nin önde gelen isimleri bu soru işaretini destek sözleriyle başarılı bir şekilde ortadan kaldırdılar. Öyle ki bugünkü siyasi dengelerimizi değiştirebilecek olan en önemli unsurlardan biri olası bir ekonomik kriz ve diğeri de AKP'de görülebilecek olası bir bölünmedir! Başkanlık sistemi tartışmalarında fire vermeyen AKP kamuoyuna bir kez daha birlik mesajı vermiştir. Yine de bu konuda aykırı bir ses çıkıp çıkmayacağı geleceğin gizeminde saklıdır. Kısacası AKP bütünlüğünü bozmadığı ve Türkiye'de bir ekonomik kriz yaşanmadığı müddetçe başkanlık sistemi tartışmaları hariç Türk siyasi hayatı ciddi sürprizlere açık değildir.
Muhalefet ise konuyla ilgili sert eleştirilerini ortaya koydu. Erdoğan yıllardır olduğu gibi bugün de başkanlık sistemi tartışmalarında yine yalnız kaldı! Nitekim hemen hemen tüm baskı grupları daha önce hiç görülmemiş bir şekilde ortak görüş içersinde başkanlık sistemine karşı olduklarını söylediler. Meslek örgütleri, akademisyenler ve hatta medyanın önemli bir bölümü diktatörlüğe yol açacağı gerekçesiyle başkanlık sistemine pek de sıcak bakmıyor. Daha da önemlisi muhalefet yani CHP, MHP ve HDP grupları Erdoğan'ın ya da başkanlık sisteminin ülkemizi kaosa sürükleyeceğini her fırsatta vurgulamaktalar. CHP diktatörlüğe geçileceği çekincesiyle, MHP eyalet sisteminin ve ardından federal bir yapının oluşabileceği gerekçesiyle ve son olarak HDP Erdoğan'ın “tek adam” ya da “halife” olma özentisi içinde olduğu gerekçesiyle başkanlık sistemine karşı. Demokratik açıdan düşünüldüğünde aslında pek de haksız sayılmazlar!
Başkanlık sisteminin en başarılı uygulamasını ABD'de görmekteyiz. Peki ABD'deki başkanlık sistemi özet olarak nasıl bir siyasal rejimdir?
1) Başkan halk tarafından 4+4 yıl süreyle seçilir. Ülke koşulları ne olursa olsun bu süre hiçbir şekilde değiştirilemez. (Halk oylaması ve 4+4)
2) Başkan hükümet üyelerini atama ve azletme yetkisine sahiptir. Ayrıca bakanlar doğrudan başkana karşı sorumludurlar. Hükümet toplantılarında son karar başkana aittir. Yani tüm bakanların hayır dediği bir konuda başkan evet diyerek kurulun son kararını belirleyebilir. (Kabineyi kurma ve değiştirme, kabinede mutlak güç)
3) Başkanın parlamento tarafından çıkarılan yasaları veto etme hakkı vardır. ABD'de başkanın veto ettiği bir kanun çoğunlukla kongre tarafından tekrar gündeme alınmamıştır. (Yasama üzerinde mutlak güç)
4) Büyükelçiler ve yüksek yetkili devlet görevlilerini doğrudan başkan atar. (İdari yapılanmada söz sahibi)
5) Başkan anayasaya göre silahlı kuvvetlerin başkomutanıdır. Silahlı kuvvetlerin nasıl nerede ne zaman hangi biçimde kullanılacağına karar verir. En küçük rütbeli subaydan en yüksek rütbelisine kadar hepsini başkan atayabilir. (Tam yetkili ordu komutanı)
6) Senatonun onayı gerekmekle birlikte yüksek yetkili yargı mensupları başkan tarafından atanır. (Yüksek yargıya hükmetme)
7) Senatonun 2/3 çoğunluk onayıyla dış politikaya dair tüm kararları başkan alabilir. (Dış politikaya hâkim olma)
8) Başkan hükümlüleri şartlı ya da tamamen affetme yetkisine sahiptir. (Özel yetki)
Yukarıdan da görüldüğü üzere başkanlık sisteminde başkan adeta “seçilmiş kral” gibidir. Kuvvetler ayrılığı halen geçerli olmakla birlikte başkan yasama, yürütme ve yargı üzerinde geniş bir yetkiye sahiptir.
Ülkemizde başkanlık sisteminin geleceğini bu millet belirleyecektir! Nitekim başkanlık sistemine geçebilmemiz için iktidarın mecliste anayasayı değiştirebilme çoğunluğuna sahip olması gereklidir. Erdoğan gayet samimi bir şekilde başkanlık sistemi kararını halkımıza bırakmıştır. Çünkü 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP en azından % 50'nin üzerinde oy alırsa anayasayı değiştirerek ülkemizi başkanlık sistemine geçirebilir. Kısacası önümüzdeki seçimler aslında bir anlamda başkanlığa geçelim mi yoksa geçmeyelim mi tercihi üzerine kuruludur.
Sonuç olarak Erdoğan başkanlık sistemi konusundaki siyasi rejim değişikliğini açıkça yüce milletimizin takdirine bırakmıştır!!! Vatana millete hayırlı olsun!