
Bundan birkaç gün önce Sudanlı Müslümanlar Türkiye için dua ediyorlardı. “Onların ülkelerinde güveni, istikrarı, sevgiyi daim kıl Yarabbi” diyorlardı. “Allah'ım, hasetçilere, Allah'a karşı tuzak kuranlara fırsat verme” diyorlardı.
Çünkü tüm dünya sırtını dönmüşken, mazlumun yanında sadece Türkiye vardı. Çünkü Mısır'da, Suriye'de, Filistin'de insanlık katledilirken, anaların gözyaşları akıtılırken, evlatlar yetim kalırken yedi düvelin karşısında sadece Türkiye vardı. Çünkü, Filistin'den yükselen dualarla birlikte, Davos'ta dünyaya “one minute” ayarı veren bir lider vardı.
Ama onlar bilmiyorlardı içimizdeki şeytanları..
Onlar bilmiyorlardı, yıllarca ekmeğini yediği vatana karşı kanlı oyunlar planlayanları, kirli tezgahlar kuranları.. Bilmiyorlardı, Müslümanlar arasına fitne sokanları.. Onlar, Müslüman kardeşlerine karşı bedduaya açılan elleri bilmiyorlardı. Yıllarca aynı sofradan yemek yiyip, aynı secdeye alnını koyanların, ülkede ezanı susturmaya çalışan gafillerle aynı safta durduklarını bilmiyorlardı. Başlarındaki örtüden utanmadan kapı kapı, başlarındaki örtüyü çekmeye talip olanlara oy dilenenleri bilmiyorlardı.
Bir zamanlar şehit cenazelerinde aynı safta namaza duranların eli silahlı terörist yandaşlarını meclise sokmak için var gücüyle çalıştıklarını bilmiyorlardı. Onların, “Ak Parti'ye oy veren ellerinizden Allah hesap soracak” diyecek kadar gözü dönmüş, gözünü hırs bürümüş, kin bürümüş, kan bürümüş olabileceğini bilmiyorlardı.
Ama “arif olan söylemişti: 'bu yol çetindir!'” Biz her daim “her zorluğun yanında bir kolaylık vardır” ayetinin nuruyla yürüdük. Onlar ne kadar eğmeye çalıştılarsa biz o kadar dik durduk. Yedi düvel bir olsa da inandığımız davada sabit olduk. Şimdi, silkinip kendimize gelme zamanıdır. Çünkü “bu bir hatime değil, Fatiha'dır.”
Ve unutmayın “Allah nurunu tamamlayacaktır..”